“Sadettin Bey medeni bir insan. Benim lafımdan dolayı bunu söyledi. Sadettin Bey saygı çerçevesinde kampanya yürütüyor. Her iki taraf da ‘niye sert çıkmıyorsunuz?’ diye kızıyor. Biz geleceğin temellerini atıyoruz. Onarımı tamamladık, şimdi atılıma geçiyoruz. Çektiğimiz eziyeti başkasına altın tepside sunmamız isteniyor. Fenerbahçe’nin geleceğinin teminatını biz sağlıyoruz. İddialı konuşmaya çekinirim. Vehbi Bey bize ‘yapılan iyilik anlatılmaz’ derdi. Biz böyle yetiştik. Son 3 yılda çok güzel projelere imza attık. Tüm kulüple ilgili konulara el attık. Kulüp, Koç Holding gibi yönetilseydi, kasa kolaylığı bile olamazdı. 2014 öncesinde ne bir evrak bile yoktu. Ekilen tohumların, verilen mücadelenin son hamlelerini yapmak için mi böyle bir tercihte bulunacak üyeler? ‘Şampiyonluk sözü veririm, olamazsa bırakırım’ diyen, detaylarına hakim olmadığımız yeni bir maceraya mı atılacağız? Saygısızlık, seviyesizlik, iftira olmadığı sürece her şeye açığız.”
‘Bu kadroyla herkes söz verir’
“Bizim 1.5 önceliğimiz var, 2 demiyorum. Bir şampiyonluk ama uzun vadede daha önemlisi camiamızın birlik ve beraberliği. Fenerbahçe bir bütün olunca hakkını kimse yiyemez. Dışarıdan bizi yıkamadılar, içeriden yıkmayı başarmaya çalışıyorlar. Tribünlere kadar yansıyan bir sorunla karşı karşıyayız. Herkes istiyor ki futbolcular her şeyini versin, aidiyet duygusuyla savaşsın. En-Nesyri, bir sezon boyunca penaltısız 30 gol atıyor ama yuhalanıyor. Ben o oyuncuyu nasıl motive edebilirim? Dzeko ve Tadic, efsane kaptanlar. Liderlikleri muazzam. Son maçlarına çıkmadılar, bırak oynamayı. Fenerbahçe ile kötü anılarla ayrılmak istemedi. Bir stoperimiz ikinci yarıya çıkmak istemedi. Bu kalıpla büyütülmedik. Şampiyonluk için en büyük transfer, camiamızın bir ve bütün olması.”
‘Şampiyon yapmayacaklar’ sözleri
“O söz hangi konjonktürde söylendi? Tarih hatırlansın. İki başkan, Fenerbahçe – Galatasaray, TFF Başkanı ve Başkanvekiliyle 6 kişi toplantı yapıp Riyad’da, 4 saat maç oynanmaz kararı verip, ardından tüm ihalenin bana yazılması sonrası o laf söylendi.”
‘Çizgiyi geçen topuma gol verilmedi’
“Bizim dönemimizde en az 2 şampiyonluğumuz elimizden alındı. Bugün bizim maça atanan hakeme bakın. Dzeko’nun sözü çok önemli; ‘Biz 102 puan alsak bile şampiyon olamazdık.’ Bu çok önemli bir ifadedir. Fenerbahçe’nin son 10 yıldaki puanlarına ve gollerine bakın, hep üst sıralarda. Tarihimizde görülmemiş puanlar topladık, yine olmadı. Kulübün maçlarına bakın, çok şeyi anlatır. Her yıl üstüne koyarak ilerliyoruz ama önümüz kesiliyor. Ersun Yanal’la bile, 2. sezonda 22. haftada 2 puan gerideydik, en büyük adaydı. 7 maçta 21 puanın 18’ini kaybettik. Olacak şey değil. Hakem hataları olur, her takıma eşit olması gerekir ancak durum öyle değil ki. Trabzonspor’la olan maçta ‘golümde faul yoktu’ diyorsun ama benim çizgiyi geçen topuma gol verilmedi.”
‘Yine aday olurdum’
“Bir kez şampiyon olsaydık, yine aday olurdum. Mali süreçlerin bitirilmesi gerekiyordu. Bu seçim gereksiz bir seçim. Camiamızın sesine kulak verdik. Sadece 200 imza geldiği anda, tamam seçim yapıyoruz dedik. Sonra fikstür açıklandığında tarihi belirleyeceğiz. Fikstür açıklandığında 20-21 Eylül’ü açıkladı. Sadettin Bey de ‘gereksiz seçim’ dedi. Bu durum zorlandı. Biz şampiyon olamadık, başka neyi yanlış yaptık? Kulübümüze leke sürecek bir şey yaptık mı? Camianın kabul etmeyeceği bir sponsorluk mu gerçekleştirdik? Bahis ve karaborsayla ismimiz mi anıldı? Birinin oyuncusunu ayarttık diye bizi hedef gösterdiler mi? Ben kulübüme leke sürecek hiçbir şey yapmadım.”
‘1 milyon altı alan 1 oyuncu var’
“Fenerbahçe elbette ki bir Feyenoord değil. Gençlerden çok fazla oyuncuyla çalışmak zorundayız. 4-5 tane yıldız olmalı. Feyenoord’a sorduğumda, 1 milyon üstü maaş alan bir oyuncu yok. Bizde ise 1 milyonun altında alan bir futbolcu var. Maç oynadığımız gün 110 milyon Euro satış yapmışlardı, 140 ile bitireceğiz demişlerdi.”
‘Yüz milyon euroya yakın satış yaptık’
“Futbol aklı diye bir kavram oluştu. Sorsan kimse söylemez. Futbol aklı şu şekilde. Beşiktaş, futbol aklı adı altında iki eski oyuncusunu getirdi ama ne oldu, gördünüz. Bizim 1 numaralı futbol aklımız Devin Özek’tir. Eski oyuncularımızla görüştük. Birbirimizden yararlanıyoruz. İstişare eden, konuşan bir kişiyim. Bu yılki futbol aklımızı, Sayın Mourinho’nun döneminde geliştirirken Devin’den etkilendi. Yaklaşımını beğendi. Farklı bir sistemle kadro oluşturduk. Rastgele oyuncu almadık. Yusuf Akçicek’in satışı da limit konusunda önemliydi. Biz 4 gençten 100 milyon Euro’ya yakın bir satış yapmışız. Ticarette böyle bir geri dönüş olmamış. Arda’yı 250 bine aldık, 20 milyona sattık. Yusuf’u 22 milyona sattık. Yusuf’a yaptığımız yatırımla aldığımız para. 19 maça çıktı, 19 kez ilk 11’de oynadı ve 22 milyona gitti. Bu yaşta Suudi Arabistan’a gitmesini istemezdim.”
‘Fenerbahçe dev bir kurum’
“Geçen dönem AŞ’yi spor konusunda daha aktif kullanmaya başladık. Bu dönemde de futbolu daha fazla AŞ üzerinden yönetmeyi hedefliyoruz. Buraya gelecek kişilerin muhtemelen daha güçlü olması gerekiyor. Dernekten bile daha kuvvetli olabilir. Fenerbahçe dev bir kurum, spor kulübünden çok daha fazlası. Birçok ayak var. Kadroların güçlenmesi, geçmişe göre daha fazla önem arz ediyor.”
“Bunu konuşmaktan hoşlanmıyorum”
“Bizim haziranda seçim yapmamamızın sebebi, eylüle atmamızın iki sebebi vardı. Sezon planlaması bunlardan biri. 7 yıldır verdiğimiz mücadelenin, canımız çıkmış, bu süreci bitirmekti. Böyle geçti tüm yazımız. Geldiğimiz nokta itibarıyla, dizayn ettiğimiz süreçle Bankalar Birliği’nden çıkılıyor. Sadettin Bey ve ekibi, finans konularına nasıl bakıyorlar, onlara göre kaynak sorunu yok. Benim şahsi desteklerim devam etmez ama sponsor desteğimiz, devam edecek. Ben yönetimde yokken de her zaman spor sponsorluğunda bulundum. Çoluğumuzun çocuğunun rızkını vermek de söz konusu olamaz. Bu konu üzerinde durmak istemiyorum.”
‘Arsaların borcunun bir kısmını biz ödedik!’
“Ben öyle bir şey demem. Şunu yaptım, bunu yaptım falan. Fenerbahçe mali özgürlüğüne kavuşurken verdiğimiz sessiz mücadele buydu. 347 milyon kredi borcundan 69 milyona indik. 383 küsur milyon euro yükümlülükler, kredi kuruluşları dışında borçlar, 220’lere düştü. Borç her zaman olacak. 3-5 yıllık kontrat yapıyorsunuz, olacak. Mali bağımsızlık, kulübün kendi finansal kararlarını kendi vermesidir. İnsanlar bunu sıfır borç olarak algılıyor. Yarın stadyumu yapacağımız zaman, 100 milyon dolarlık proje, 15 bin ekstra kapasitenin getireceği gelir ‘credible’ yapıyor. Mali özgürlük, sıfır borç değil. Kendi finansal kararlarını verebileceğiniz bir nokta. Gelirin yüzde 100’ünü kullanabilme imkanı. 2 senedir yüzde 50’sini kullanıyoruz. Ali Koç yoksa da Fenerbahçe bir şekilde döner. Anlatmaya çalıştığım şey, boyutlar değişti. Eskiden en başarılı branşımız erkek basketboluydu, 15-16 milyon euro açık veriyordu. Sertaç Bey onu 6 milyon euroya indirdi. Kapı kapı dolaşıyoruz dilenci gibi. Fenerbahçeli iş adamlarından destek talep ediyoruz. Onlar da biliyor ki biz de çok fedakarlık yapıyoruz. Fenerbahçe Spor Kulübü, mükemmel işleyen bir kulüp. Hiçbir başkanın ya da yöneticinin kaynak aktarmadığı dönemde tarihin en iyi noktasına gelmiştir. Şu an o noktadan uzağız. Fenerbahçe şu an yönetim desteğine ihtiyaç duyuyor. Faize kadar karlı bir branş olan futbol. Faiz var, diğer branşlar var, yeni projeler için kaynak ihtiyaçları var. Ben ekibimle gurur duyuyorum, 175’ten 300 milyonlara geldik. Arsaların bir kısmının borcunu biz ödedik, kredi ile alınmıştı. Kısa vadede mali bağımsızlık, orta uzun vadede diğer tüm kulüpler kendi gelirleriyle kendilerini çevirmek zorunda kalacak. Şu an orada değiliz.”
‘Şampiyonluk sözü veriyorum!’
“Kadro değerimiz, 70’den 300 milyonlara geldi. Futbolcu seçimi de tecrübe gerektiren bir unsurdur. En büyük borcumuz olan şampiyonluk borcumuzu ödemek için uygulamaya geçiyoruz. Bu sene sonunda Fenerbahçe’nin şampiyon olacağına canı gönülden inanıyor, söz veriyorum.”
Futbolda 7 yıllık başarısızlıkta doğru yerde durabildiniz mi?
“Başkanlık tamamen farklı bir sorumluluk. Bunun eğitimi yok, görev başında eğitim alıyorsunuz. Çoğu başkan, hatalarını ilk yıllarda yapar. 7 senede geldiğimiz mesafe, ciddi bir tecrübe kazandırdı. Avrupa’da network’ü olan bir durumdayım. Bunun faydasını transferlerde görebilirsiniz. Birçok sorunu çözüme kavuşturabiliyoruz. Tecrübenin de vakurluğunu görebiliyorsunuz. Kimse yüzde 100 hazır gelmiyor bu göreve. Diğer adaylarımızın da yöneticilik tecrübeleri var ama başkanlık tecrübesi bambaşka bir şey. Onların döneminde edindikleri futbol deneyimi ile bugünkü arasında ciddi bir fark var. En büyük fark, işin ekonomisi. Eskiden 300-500 bin dolar konuşulurken şimdi bambaşka rakamlarla işleri yürütüyoruz. Hiç olmadığı kadar tecrübeliyiz. Hiç olmadığı kadar imkanlarımızda güçlenme oldu. Kamenilerden Ederson’lara geliyoruz. Doğru yoldayız.”
Saran ve Kutlualp’in birleşmesi
“Seçimlerde böyle durumlar olur. Saygı duyulması gereken bir durum. Hakan Bilal Kutlualp’in adaylığı vicdanen uygun değildir. 3 Temmuz’da tamamen camiamızın karşısında olmuştur. Basın toplantısı düzenleyerek Aziz Yıldırım’ı istifaya çağırmıştır.”
‘En hayırlısı olsun!’
“Seçim sürecine yeni başladık. Bütün yaz, yapmamız gereken konularla uğraştık. Bürokrasiler, pazarlıklar, Bankalar Birliği anlaşmalarıyla verimli bir yaz geçirdik. Seçim çalışmalarına gaz veremedik. Eğer düşüncemiz seçim odaklı olsaydı, daha başka davranırdık. Cebimizde 160 milyon euro garanti sponsorluk vardı. Yüzde 3’ten kırdırıp hem Bankalar Birliği hem de yüksek transferler için değerlendirebilirdik. Ama yapmadık. 2013’te Fenerbahçe’nin 90 milyon dolara stadyum isim hakkı satılmıştı, bir yılda 72 milyon dolara kırdırılmıştı. Biz seçim odaklı çalışmadık. 8 numaraya çok iyi bir ismi getirebilirdik ama 47 milyon euro maliyeti vardı. Onarım dönemi bitip atılım dönemine geçerken seçim odaklı düşünmedik. Fenerbahçe için en hayırlısı olsun.”
Fenerbahçe’de bu hafta sonu seçim heyecanı yaşanacak. Sarı Lacivertliler mevcut başkan Ali Koç ile Sadettin Saran arasında bir yarışa sahne olacak.
Boluspor, Hatay deplasmanında 3 puan peşinde