SAHAYA İNDİK | TURKISH AIRLINES OPEN'DAN İZLENİMLER

Bu bölümde muhabir havasından sıyrılıp izlenimlerimi paylaşmak istiyorum. 22 yaşımdan beri literatür bulabildiğim ölçüde golf okurum ve seyrederim. PGA turnuvaları Eurosport’ta yayınlanmaya başladığından beri de, gece geç saatlerde golf spikerliği yapıyorum. Ömrüm boyunca golf sopasını yaklaşık 30 kez salladım, ancak beceremeyip bıraktım. Evde bir patam var ve eskiden ofiste halıya bardak koyup uzaktan pata antrenmanı yapardım. Golf ile tek taraflı ama ateşli bir aşkımız var anlayacağınız. Türkiye’ye zamanında Tiger Woods bile geldi ama golf camiasına ait olmadığım için o şaşaalı yıllarında Turkish Airlines Open’a hiç gelmedim ve turnuva seyretmedim. Bu yüzden tam anlamıyla teori – pratikten yoksun bir deneyim yaşıyorum.

Biraz da isteksizce bu seneki turnuvaya basın olarak akredite olabildim. Aslında iki kişilik bir çaba bu; Tribün Dergi’den bildiğiniz ünlü fotoğrafçı Zoban Ra ile birlikte bu işi kotardık. İsim sponsoru olan THY, yerli basına hiç yüz vermemiş durumda; dolayısıyla organizasyon da kaynak ayırmamış. Otelimiz bir kademe daha düşük, otel-saha arasında günde tek bir servis var ve onun da saatine turnuvanın resmi fotoğrafçısı karar veriyor. Neyse ki podcast dinleyerek yürümeyi seviyorum.

Turnuvanın yapıldığı Regnum Carya sahasına çarşamba sabahı geldim. Otelde sahaya gideceğimiz shuttle’a binerken, şoför sadece bir kişi için geldiğini, o kişinin isminin de Sarper veya Zoban olmadığını söyledi. Ancak efendi bir insanmış ve arabasına bizi de aldı. Regnum Carya kulüp binasında akreditasyon kartlarımızı aldık ve basın odasını bulduk. Başlangıçta bizi pek beklemiyor gibiydiler ama çabuk toparlandılar.